Anksiyete: Tüm insanların yaşadığı ve genellikle “nedeni bilinmeyen korku hali” olarak tarif edilen bir duygulanım şeklidir. Kaygı, korkudan farklı olarak genellikle nedenin net olarak bilinmediği, içten gelen daha çok gelecekteki bir tehdit algısına karşı gelişen, bizi olası tehdit ve tehlikelere karşı uyaran bir ikaz sistemidir.

Hafif ya da orta düzeydeki işlevsel kaygı çevre şartlarına uyum sağlamamızı, daha hızlı ve daha uygun tepki vermemizi, başa çıkma becerilerimizin gelişmesini sağlar.  Yüksek düzeyde ve daha uzun süren patolojik (hastalıklı) kaygı ise herhangi bir sebep yokken ortaya çıkar; plan yapma kapasitesini, uygun yargılamada bulunmayı ve becerileri kullanmayı engelleyerek kişinin günlük  işlerini yapmasını engelleyebilir.

    Kaygı bozuklukları kadınlarda erkeklerden daha sık görülür ve genellikle erken yaşlarda başlar.  Toplumda en sık örülen kaygı bozukluğu özgül fobilerdir. Bazı referans kaynaklara göre anksiyete (kaygı/bunaltı) bozukluğu olan kişilerin yaklaşık üçte ikisinde depresyon ek tanısı olduğu belirtilmektedir.

DSM V tanı kriterlerine göre ‘’Anksiyete Bozuklukları ‘’;

Ayrılma anksiyetesi bozukluğu

Seçici konuşmazlık (mutizm)

Özgül fobi

Sosyal anksiyete bozukluğu (sosyal fobi)

Panik bozukluğu

Agorafobi

Yaygın anksiyete bozukluğu

Maddenin ilacın yol açtığı anksiyete bozukluğu

Başka bir tıbbi duruma bağlı anksiyete bozukluğu

Diğer anksiyete bozuklukları